İçeriğe geç

Zazaca aşkım nasıl denir ?

Zazaca “Aşkım” Nasıl Denir? Dil, Kimlik ve Toplumsal Cinsiyet Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme

Bir araştırmacı olarak en çok ilgimi çeken şey, dilin toplumsal dokuyu nasıl şekillendirdiğidir. İnsanlar sadece kelimelerle konuşmaz; aynı zamanda kültürel kalıplar, toplumsal roller ve tarihsel deneyimlerle de iletişim kurarlar. Anadolu’nun zengin kültür haritasında yer alan Zazaca, bu açıdan incelendiğinde yalnızca bir dil değil, aynı zamanda bir toplumsal hafıza taşıyıcısı olarak karşımıza çıkar.

Bu yazıda basit bir soru etrafında—Zazaca “aşkım” nasıl denir?—hem dilsel hem sosyolojik bir yolculuğa çıkacağız. Çünkü bu kelimenin ardında, duyguların toplumsal biçimlenişi, cinsiyet rollerinin dili nasıl etkilediği ve kültürel pratiklerin duygusal ifadeyi nasıl dönüştürdüğü gizlidir.

Zazaca’da “Aşkım” Sözcüğünün Duygusal Katmanları

Zazaca’da “aşkım” anlamına gelen ifade genellikle “delalê min” ya da daha samimi tonda “canê min” biçiminde kullanılır. “Delal” kelimesi “güzel, sevgili, değerli” anlamlarına gelirken, “can” kelimesi Türkçe’deki “ruh, yaşam” sözcükleriyle yakın bir duygusal çağrışım taşır. “Min” ise iyelik eki olup “benim” anlamına gelir. Dolayısıyla “canê min” ifadesi kelimenin tam anlamıyla “benim canım” demektir.

Bu basit görünen ifade, aslında Zaza toplumunun sevgiye bakışını yansıtan kültürel bir göstergedir: Sevgi, Zaza kültüründe sadece romantik bir duygu değil, aynı zamanda bir aidiyet biçimidir. Birine “canê min” demek, o kişiyi kendi varoluşunun bir parçası haline getirmektir.

Dil, Kültür ve Duyguların Sosyal İnşası

Sosyolojik olarak dil, duyguların yalnızca aktarım aracı değil, aynı zamanda toplumsal olarak inşa edildiği bir mekanizmadır. Zazaca’da sevgi dili, Türkçe veya Kürtçe’den farklı bir duygu tonu taşır. Bu fark, toplumsal yapıların duygular üzerindeki etkisini gösterir.

Zaza topluluklarında, duyguların ifade edilmesi tarihsel olarak mahremiyet sınırlarıyla şekillenmiştir. Sevgi açıkça değil, dolaylı yollarla, mecazlarla dile getirilir. “Delalê min” ifadesi, sadece “aşkım” değil, aynı zamanda “değer verdiklerimden birisin” anlamını taşır. Bu, toplumsal normların duygusal ifade üzerindeki dolaylı denetimidir.

Toplumsal bağlamda, dil yalnızca bireyin değil, toplumun da duygusal kimliğini yansıtır. Zazaca’nın sevgi dili, kolektif bir inceliğin, sözle sınırlı olmayan bir duygusal derinliğin ifadesidir.

Cinsiyet Rolleri ve Sevgi Dili

Toplumun sevgiye dair söylemleri, kadın ve erkek rollerini de belirler. Erkekler genellikle yapısal işlevlere, yani “koruma, sahip çıkma, yön verme” gibi eylemlere odaklanırken; kadınlar daha çok ilişkisel bağlara, yani “besleme, hissetme, bağlılık” yönlerine eğilir.

Zazaca’da erkeklerin kullandığı sevgi ifadeleri genellikle statü ve sorumluluk üzerinden anlam kazanır: “Ezê te ra bimrim” (Senin için ölürüm) gibi ifadeler, sevginin fedakârlıkla tanımlandığı bir erkeklik kodunu taşır.

Kadınların dilinde ise sevgi, daha çok koruma ve içsel bağ kurma yönünde şekillenir. “Delalê min” ya da “canê min” gibi ifadeler, duygunun derinliğini sessiz bir bağlılıkla ifade eder.

Bu fark, yalnızca dilin değil, toplumsal cinsiyet rollerinin de duygusal iletişim biçimlerini nasıl yönlendirdiğini gösterir.

Kültürel Pratiklerde Duygusal İfade

Zaza kültüründe sevgi çoğu zaman ritüellerle dolaylı biçimde aktarılır. Düğünlerde söylenen ağıtlar, halk şarkıları veya ninniler, bastırılmış duyguların kamusal biçimleridir. “Aşkım” gibi kişisel bir kelime bile, bu toplumsal ritüeller içinde yeniden tanımlanır.

Zazaca’da duyguların açıkça dile getirilmemesi, duygusuzluk değil; tam tersine, duyguların daha incelikli bir estetikle aktarılması anlamına gelir. Sevgi, kelimelerden çok davranışlarla, jestlerle ve sessizlikle ifade edilir. Bu durum, sosyolojide “duygusal ekonomi” olarak adlandırılır: Her kültür, duyguların nasıl paylaşılacağına dair kendine özgü bir ekonomi kurar.

Bireysel ve Toplumsal Denge

Zazaca sevgi dili, bireysel duygularla toplumsal normlar arasında hassas bir denge kurar. “Canê min” demek, hem bireysel bir yakınlık beyanıdır hem de kültürel olarak kabul gören bir sınırın içinde kalır. Bu, bireyin toplumsal aidiyetini korurken duygusal özgünlüğünü ifade etmesinin yoludur.

Dil Üzerinden Toplumsal Yansıma

Bir toplumun sevgi kelimeleri, o toplumun ruh halini yansıtır. “Zazaca aşkım nasıl denir?” sorusuna verilecek her yanıt, aynı zamanda “Bu toplum sevgiye nasıl anlam verir?” sorusunu da içerir.

Bugün genç Zazalar arasında sosyal medyada “canê min” ya da “delalê min” ifadeleri yeniden görünür hale gelmiştir. Bu dönüşüm, geleneksel kültürle modern romantik söylem arasında bir köprü kurar. Dil, geçmişi taşırken bugünü de yeniden inşa eder.

Sonuç: Dilde Gizlenen Toplumsal Hafıza

Zazaca’da “aşkım” demek, yalnızca bir duygunun ifadesi değil, bir toplumsal kimliğin yeniden inşasıdır. Her kelime, geçmişin yankılarını bugüne taşır. “Canê min” diyen biri, yalnızca sevdiğini çağırmaz; aynı zamanda bir kültürün duygusal mirasını yaşatır.

Bu yazıyı bitirirken sizi şu sorularla baş başa bırakmak isterim:

  • Sevgi diliniz, ait olduğunuz kültürün duygusal sınırlarını mı yansıtıyor?
  • “Aşkım” derken, gerçekten neyi ifade ediyorsunuz: bireysel duygunuzu mu, yoksa toplumsal bir kalıbı mı?
  • Dil değiştikçe, sevmenin biçimi de değişiyor mu?

Kaynakça

  • Giddens, A. (1991). Modernity and Self-Identity: Self and Society in the Late Modern Age. Polity Press.
  • Butler, J. (1990). Gender Trouble: Feminism and the Subversion of Identity. Routledge.
  • Abdullah, N. (2018). Zaza Kültüründe Dil ve Duygu İlişkisi. Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi.
  • Illouz, E. (2012). Why Love Hurts: A Sociological Explanation. Polity Press.
  • Durkheim, E. (1912). The Elementary Forms of Religious Life. Free Press.
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money